Rue de Turenne No:19'da, zamanı, maddeyi ve dönüşümü merkezine alan SS26 koleksiyonumuzu tanıttık.
Tarihi dokusuyla öne çıkan bu mekânda, her bir örme tasarım adeta bir formüle dönüştü: İtalyan iplikleri, Türk zanaatkârlığıyla şekillendi; yapay zekâ destekli tasarımla rafine edildi.
Desenler yalnızca birer doku değil, geçmişle geleceği birbirine bağlayan bir denklem gibi ortaya çıktı. Binanın mimarisi koleksiyon vizyonumuzla bütünleşti: Gümüş ve koyu mavi tonlar evreni yansıttı, sade silüetler sessiz lüksü tanımladı.
Davetliler yalnızca bir koleksiyonu izlemedi; örgünün mimariye, sesin sessizliğe, tasarımın ise geleceğe dönüştüğü süreklilik hissine adım attı.
SS26 yalnızca bir koleksiyon değil.
O, bir genişleme denemesi: Zekâ ile temellenen, olasılıklarla sonsuzlaşan ve daima yeni takımyıldızlara uzanan bir arayış.
Yorum bırakın